Friday, June 27, 2008

Haziran Tatlilari

Uzunca bir aradan sonra hepinize merhaba... Konumuz olan tatlilara gecmeden once, soylemek istedigim birkac sey var. Insan olarak yasadiklarimiz genel hatlariyla ayni olsa da, bunu unutma egilimindeyiz cogu zaman. Sanki bazi seyler sadece bizim problemimizmis gibi geliyor, boyle hissettigimiz olcude de zorlasiyor hayat. Insan gectigi yollardan baskalarinin da gectigini, basina gelen zorluklarin baskalarinin da basina geldigini gorunce, tunelin sonundaki isigi gormek daha kolay oluyor. Bu da konusmanin, dertlesmenin, yorumlasmanin faydasi... Yazdiklariniza teker teker cevap veremediysem de, desteginizi hep hissettim. Son yazima yorum yazarak ya da e-posta yoluyla bana ulasarak, olum uzerine duygu ve dusuncelerini paylasan herkese tesekkur ederim.

Herseye ragmen hayat devam ediyor tabii ki garp cephesinde; yemekler pisiyor, tatlilar yapiliyor. Uzun tarifler yazacak durumum olmasa da, Haziran ayi icinde yaptigim tatlilarin resimleri bilgisayarimin dosyalari arasinda kaybolup gitmesin istedim. Unutmadan onlari buraya koyayim ki, ilerde tariflerini de eklemem icin bir hatirlatma olsunlar bana.

Yukarda gordugunuz bu tatlinin minyatur hali. Farkli olarak, ahududum yetmeyince, uzeri icin cilek ve likapa kullandim. Bu sarlot en sevdigim tatlilardan biri olmakla beraber, bu boyutta kedidilinin kremaya orani fazla oldu; yani orijinal olculere uymakta fayda var. Ote yandan, kurdeleli goruntunun sevimli oldugunu dusunerek, bir sunum alternatifi olarak paylasmak istedim.

Pierre Herme'nin Pave yorumunu ben de kendi capimda, kestaneli ve kahveli olarak yorumlamistim bir zaman once. Ama tabii ki aklim ustadin Pave'sinde kalmisti. Nihayet gecen hafta, Chocolate Desserts kitabinda verdigi tarife oldukca sadik kalarak yaptim bu pastayi. Kisaca tarif edecek olursam, Herme'nin Pave'sinin patates nisastasi katkili, tok bir kakaolu keki var. Uc esit parcaya ayrilan kekin her kati karamelli bir seker surubuyla islatiliyor, ve yine karamelli ve bol tereyagli cikolatali ganasla dolduruluyor. Kat aralarina ganasla birlikte, hafif sekerli bir surupta yumusatilmis ve karabiberle baharatlanmis kuru kayisi parcaciklari konuyor. Pastanin disi da ayni ganasla kaplaniyor; cok sade fakat ayni zamanda zarif olan suslemesi ise surupla parlatilmis tek bir kayisi. Ganastaki karamel tadi benim hosuma gitti gitmesine ama, simdiye kadar denedigim P. Herme tatlilari arasinda en begendiklerimden biri degildi. Buna karsilik tereyagi ile arasi cok iyi olan esim, Pave'yi cok begendigini birkac kere ifade etti ve kalanini ertesi gun ise goturdu. Bundan anliyoruz ki cidden begenmis, zira yanina tatli vermek istedigimde, cogunlukla mirin kirin eder --formunu bozmayacak ya... Gerci ogleden sonralari, sabahki demir iradesinin sarsidigi ve kahvesine eslik etmek icin, kantinden ne idugu belirsiz tatilar aldigi da tecrubeyle sabittir. Konuyla hic alakasi yok, ama niyeyse bunlari da yazmak cok icimden geldi.

Bu tart, evde hazir kek tabani ve birkac cesit meyvanin bulunmasi sayesinde super hizli bir sekilde yapildi ve servise sunuldu. Dolgu malzemesi olarak krem peynir, sut kremasi, seker, vanilya, limon kabugu rendesi ve suyu karisimi kullandim. Hem zahmetsiz, hem de hafif ve ic acici bir tatli cikti ortaya. Hazir kek tabani gibi kolayliklardan faydalanmiyorum normalde, ama insanin firini yakmak istemedigi sicak gunlerde son derecede pratik bir cozum olabiliyorlar.

Bu son pasta ise, Ahududulu pastanin basitlestirilmis rulo cesitlemesi oluyor. Her zaman problemsiz yaptigim rulo pasta pandispanyasinin azizligiyle basladi her sey. Sebep, hamuru sondurmek kaygisiyla, unu hamura yeterince karistiramamis olmamdi tahminimce. O yeterince karismamis un topaklari pismis kekin uzerinde gozle gorulur sekilde duruyordu firindan cikardigimda. Bu yetmiyormus gibi, pisirme kagidini siyirirken, pandispanyanin yarisi kagidin uzerinde kaldi. Kekin dokusu da cok gozenekliydi ve bir problem olduguna acikca isaret ediyordu zaten. Pasta misafir icin yapilacakti ve zaman az oldugu icin, olayi bastan almak soz konusu degildi. Elimdeki incecik pandispanya katindan un topaklarini ayiklayip, pastayi yapmaga koyuldum. Arasi icin ahududu surubu, maskarpon-krema karisimi ve taze ahududu kullandim. Ustu icinse beyaz cikolatali ganasi kurutulmus ahududu tozu ile renklendirdim. Sonucta her zamankinden daha kucuk bir rulo elde ettim, ama lezzeti hic fena degildi. Hatta misafirlerimizden ovgu de aldi. Siz de ufak tefek sanssizliklarla karsilasirsaniz, caninizi s1kmayin ve malzemenizi ziyan etmeyin sakin. Gordugunuz gibi, mutfakta careler tukenmiyor.

Konusu gecmisken hemen ekleyeyim: Bu kurutulmus meyva tozlari sahane bir icat; bozulmuyorlar, sulandirmiyorlar, hem renk ve hem de tat veriyorlar. Ahududu tozunu alaliberi, buzlugumda ahududu sosu bulundurma adetimden vazgectim diyebilirim. Bircok durumda ayni isi goruyor. Evde yapmayi ne zamandir denemek istiyorum. Eger bu isi yapanlariniz varsa ve puf noktalarini paylasirsaniz, cok sevinirim.

Sirada baska tatlilar da var ama onlari da baska bir iletiye saklayayim. Hepinize guzel bir hafta diliyorum.

Sunday, June 01, 2008

Olum Varmis

Belki kiminiz farketmistir, tatil donusunden beri Bizim Pastane ile ilgilenmek bana cok zor geliyor. Bu durumu sizlere acmak istemiyordum aslinda, cunku benim ruh halim degil bu blogun konusu. Ote yandan, gonulsuzce yazisimin, yahut hic yazamayisimin nedenlerini aciklama zorunlulugu da duyuyorum. Bu nedenle, birkac satirla da olsa, gectigimiz ayin benim icin cok onemli olan bir olayindan bahsetmek istedim size.

Nisan ayi sonunda cok sevdigimiz bir arkadasimizi kaybettik. Hastaliginin caresiz oldugunu biliyorduk. Ustelik uzun zamandir pencesinde oldugu bu hastaliktan --sikayet de etmeden-- o kadar cok cekti ki, icimizin itiraf edemedigimiz bir kosesi ferahladi belki de olum haberiyle... Boyle oldugu halde, Resad'in olecegine inanmadigimi, ancak o oldugunde anladim. Sonra genelde olume inanmadigim kafama dank etti. Simdi "bu da ne demek?" diyeceksiniz, "olum hayatin tek kesinligi degil mi?" Bilirsiniz, bir konuyu kitaplardan okumak, gozleyerek ogrenmekten cok farklidir. Ben de bu yasima kadar, olum gercegini kendime mal edememisim. Sevgili arkadasimiz bu alemden ayrildi ve ben ancak simdi bildim: olum varmis. Bildim bileli de, bircok sey degisti hayatimda. Eskiden bana zevk veren seyler, artik zevk vermez oldu. Pastalar, kekler zorunluluktan yapiliyor; yapilinca resmini cekmek bile zor geliyor. Hadi birkac satir olsun yazayim desem, aklimi toparlayamiyorum. Durumum bu.

Benden yeni tarifler bekleyen sevgili Bizim Pastane okurlari, lutfen kusuruma bakmayin. Bizim Pastane'yi kapatmayi dusunmemekle birlikte, devam ettirmek su an cok zor geliyor. Yarinin neler getirecegini ise hic bilemiyorum. Olum acisi bile bu dunyaya ait olduguna gore, kalici olmasa gerek. Bu da gecer diyorum ama bir yandan da, aci verse bile ogrendigime sahip cikmak istegi agir basiyor. Onumuzdeki gunler icin umdugum, gunluk hayatimi, ogrendiklerimin bilinciyle devam ettirebilmek. Bunu basardigimda, yeni tariflerle sizinle birlikte olacagim. Eski tariflerle ilgili sorulariniz oldugunda, yorum birakmaktan cekinmeyin. Yorumlarinizi cevaplamaga devam edecegim.

Bu iletinin resmi, evimize oldukca yakin olan bir agacimiz kesilirken cekildi. Sozlukten baktim, bu agaclara disbudak agaci deniyormus. Caresiz bir hastaliga yakalanmis, gozenekleri yavas yavas kapandigindan besinsiz kalmis. Onbes yildir yasadigimiz evimizde, golgesine alismistik. Ama eve cok yakin oldugu icin, kurumus halde kalmasi da tehlikeliydi. Caresiz kesildi ve sanki bir arkadasimizdan olmusuz gibi icimiz buruldu. Rastlanti mu bunlarin arka arkaya gelisi bilemiyorum ama rastlanti bizim kafamizda yarattigimiz bir sey gibi geliyor bana. Siz ne dersiniz?